7 Ocak 2012 Cumartesi

Bazı insan

Bazı insanları anlatmak çok zor. Hele de o bazının içinden çekip çıkardığınız insan “ Biri karşıma geçip beni bana anlatmaya çalışsa çok gülerim, buna cesaret edebildiği için.”diyorsa. Evet benim bahsettiğim bazı insan belirsiz bir topluluğu değil, tam da belirli olan bir insanı kast ediyor. Aslında bazı insanlar diye söylenen herkes için bunu kast ediyor ama neyse. Ben bu bazı insanı seviyorum. Şimdi de onu anlatacağım, gülsün diye. Sevgili bazı insan, ilk gördüğüm gün çok ukala gelmiştin bana. Ne kadar da doğru gelmiş, çok ukalasın. Ve şimdi bana, bunu hep söylüyorsun, farklı bir şeyler yok mu diyorsun.. Ne kadar saçma bir şey yaptığımı düşünmemi istediğin için. Ne kadar kayıtsız kaldığını gösterip beni deli etmek için. Ama biliyor musun, insanlara ya da bana kötü şeyleri unutturup daha kötülerini yaşattığın, ve bunlara dayanarak kendini duygusuz sandığın için acıyorum sana. Sevdiğin halde ayağının birinin sürekli kapının dışında olmasını, sürekli gidişlerini, kaçışlarını gördüğüm için sevmeye yetmeyen cesaretine acıyorum. Takdir ettiğim tek şeyin egon. Ve senin özgürlük diye tattığın her şeyin ego olduğunu bildiğin halde hiçbir şey yapamadığın için acıyorum sana. Sana acıdığım için seviyorum seni. Seni sevdiğim için acıyorum kendime, bize. Ve hepsini sen gül diye yapıyorum, ama sen gülmüyorsun.

5 Ocak 2012 Perşembe

Olacak iş mi?!

 Haddini aşma tabiri sadece 18 yaş altı grubu için galiba. Öğretmenler için de sayılmıyor sanırsam. Çünkü bazı öğretmenler var ki öğrencisinin arkadaşlarının yaş gruplarına kadar karışabiliyor. Senin arkadaşlarının kalbini kırabiliyor, seni rezil edebiliyor. Ama kalp kırmış olmuyor, burnunu başka işlere sokmuş olmuyor, haksız olmuyor, çok bilmişlik olmuyor, haddini aşmışlık olmuyor. Neden? Çünkü öğretmen. Çünkü o her şeyi bilir. Peki bu öğrenciye hakaret değil midir? “Sen o yarım aklınla kendi arkadaşlarını seçemezsin, büyük olurlarsa seni kandırırlar, küçük olurlarsa seni başarısızlığa iterler, sen kendi yaş grubundan senin gibi salaklarla takıl, ot gibi yaşa” gibi bir anlam çıkmıyor mu? Haayır tabi ki de. “Ben senin iyiliğini düşünüyorum yavrum” gibi bir anlam çıkıyor-muş. Peki biz cevap verince “Ben arkadaşlarımı doğru seçebilirim hocam, bu konu kişisel bir konudur, okul veya dersle pek bir alakası yoktur” diyince de haddini bilmezlik oluyormuş. Bari haddini bilmezlik oluyorken tam olsun “Sen kimsin ki benim arkadaşlarıma karışıyorsun geri zekalı? Sana ne lan. Sen dersinle ilgilen. Sürekli özgürlükten bahsediyorsun öğrencilerine, biraz da kendine bahsetsene canım, hazır kendine gelmişken sadece öğretmen olduğunu da söyle, küçük dağları ben yaratmadım de bir de oldu mu?” İlla terbiyesini bozduracaklar insanın. Toplumsal sorunlar hep bu yüzden ortaya çıkıyor arkadaş. Kimse kimsenin hak sınırlarına girmeyecek kadar özgürdür. İnsanlık budur. Evet kimse kimseye hakkı olmadıkça karışmasın, tercihlerine saygı göstersin, HERKES HADDİNİ BİLSİN!

2 Ocak 2012 Pazartesi

Çelişki yumağı da diyebiliriz aslına bakarsak ama aslına bakmayalım.

Paşa gönlüm istemiyorsa ders çalışmam.. Bin bir boş işle uğraşırım. Çok konuşurum. Yeri gelir yeri olmayan şeyleri yaparım. Patavatsızım, kalp kırabilirim. Çok yemek yerim ve kilo almam. Acayiiiip dağınığım. Dengesizim, bugün böyle diyorsam ertesi gün bunun böyle olmadığını kanımın son damlasına kadar savunabilirim. Zor bir insan değilim ama User Manuel’im yok maalesef. Alışmak gerekli. Arkadaş canlısıyım, tanımadığım insanları çok severim. Kötü alışkanlıklarım var kola içmek gibi. Uykudan daha fazla sevemem hiç kimseyi. Uykum beni terk edince sevgilim terk etmiş kadar üzülürüm. Acı çekerim arkadaşlar, aşık olabilirim.Birine bağlanabilirim ki bunu yapıyorum. İkinci sevgilim ve 1 yıl 2 hafta oldu. Ayrılırsak köpek gibi üzülür ve ağlarım. Böyle insancıl duygularım var. Açık sözlüyüm ki bu bazen çok kötü. Aaah mor rengi çok seviyorum. Her şeye rağmen hep gülerim, mutluyum, enerjik ve belki biraz hiperaktif olabilirim. Kavga da ederim yeri gelirse, saç baş olaylarına girersek dayak yerim tabi o yarı. Çok müzik dinliyorum, özellikle Emre Aydın ‘a hastalık derecesinde takıntım var. Orijinalim birazcık, ukalayım da. Mütevazı olmayı sevmiyorum diyelim ya da, sen bir işi iyi yapıyorsan “Yook ya ne iyisi, kendimce bir şeyler yapıyorum” demek yapmacık oluyor. Tamam abartmaya gerek yok ama “ Allah’a şükür yapıyorum, çok sağ ol.” daha erdemli olur. Kim ne derse desin kendimden ve kendi doğrularımdan taviz vermem. Bu eleştiriye kapalı olduğum manasına da gelmez. İşte benim bu, çelişkilerle doluyum, kabul eden eder, etmeyen yoluna devam eder. Freddie Mercury demiş ya “Sadece benim biliyor musun, sadece benim. Bazen çok düzensizim, bazen çok düzenliyim ve..sadece benim.” Benim için demiş.