23 Mart 2012 Cuma

En büyük ihanet değil midir seni seven birini bırakıp gitmek?

Sabah yalnızlık duygusuna bürünmeye çalışarak Emre Aydın’ın “Soğuk Odalar” şarkısını dinliyordum. Öğlene doğru gerçek oldu.  “Durdu zamanım, bir şey diyemedim.. Gitmek istedin ve gittin.”

Numan.. Yaklaşık bir buçuk yıllık sevgilim. Beraber güldüğüm, beraber ağladığım, mutlu olduğum ve alıştığım sevgilim. Bütün her şeyi birkaç dakikaya sığdırıp beni terk eden   sevgilim.  Pardon eski sevgilim.

Nasıl oldu anlatayım. Sıradan bir gün değildi. Sıkıntılarım vardı ve önceki gün ömürlük ağlamıştım. Dokunsan ağlayacak olan vaziyetim devam ediyor ama bir şekilde gülüyorum.  Eski sevgilim bölüyor ; “gülme” diyerek. Zaten o anda belli oldu ortada bir bokluk olduğu. Sevimsizce astım suratımı, konuşmaya girmesini bekledim. Uzatarak yazmayacağım. “Görüşmeyi kesmeliyiz.” ve ardından “seni düşünüyorum” mesajı veren cümleler.  Ayrılalım demek istiyor işte. Bir buçuk yıl olmuş hayvan!  Durup dururken, bir anda hayatımdan defolup gitmek ne demek? Allah belanı versin.  Madem böyle yapacaktın neden hayatıma girdin? Hayatımın içine kustun resmen. Birde benden kimseyle çıkmamamı istiyor pezevenk.  Şaka mısın sen? Satın aldığını falan mı sanıyorsun beni?  Ya terkedilmekten çok bu canımı acıttı. Beni bırakıp gitmiş olmasına alışırım da, bu cümleyi hazmedemem.

Tamam, vazgeçilmez biri olmadığımı biliyordum da,  bu kadar kolay olacağını tahmin etmemiştim.  Hayatının son bir buçuk yılını paylaştığın insanı silip atmak bu kadar basit midir?

Şimdi çok kötü değilim. Hayat devam ediyor işte. Beklemediğim bir boşluk var hayatımda. En önemlisi de kendime bir söz verdim. Bir yıl sonra bugün, yanımda çok sevdiğim ve beni de yeteri kadar seven bir adam olacak. Daha mutlu olacağım. Ve o zaman aynanın karşısına geçip, omzuma öpücük konduracağım.

 23.03.12

Cuma

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder